Küresel ısınmanın etkisini bu denli yaşadığımız bir yılda, ilkbahar adeta bir yaz havasında geçiyor. Hal böyle olunca, insanların tatil planı yapması kaçınılmaz oluyor. Ben de size bir rotadan bahsetmek istiyorum. İzmir...
İZMİR BİR PRENSESTİR
Atatürk’ün, “Bütün cihan işitsin ki efendiler,artık İzmir hiçbir kirli ayağın üzerine basamayacağı kutsal bir topraktır! ” diyerek önemini vurguladığı, İzmirli Herodot'un “Onlar kentlerini bizim yeryüzünde bildiğimiz en güzel gökyüzü ve en güzel iklimlerinde kurdular” demekten kendini alamadığı, Aristo’nun İskender’i “Görmezsen eksik kalırsın!” diyerek uyardığı, Victor Hugo’nun onu hiç görmeden adına şiir yazıp “İzmir bir prensestir” diye övdüğü İzmir; sınır kenti ve farklı bölgelerin geçiş merkezi konumunda olan, Türkiye’nin 3. büyük kentidir. Bir de klişe olacak ama kusura bakmayın Ege'nin İncisi unvanını bahsetmesek asla olmaz.
Canım İzmir, güzel İzmir. Daha ben çok küçükken gittiğim İzmir'i uzun yıllardan beri bir daha gitmek istiyordum. Kısmet oldu. Gittim. Tadı damağımda mı kaldı, hem de ne kaldı! Saat Kulesi, boyozu, çerezi, kumrusu, İstanbul gibi arasından deniz geçen Karşıyakası, Göztepesi... Aslında İzmir İstanbul'a çok benzeyip ama asla benzemeyen bir yer.
Çok kafanız karıştı dimi ? Hemen basit bir örnek vermek isterim. Yabancılık çekmiyorsunuz aynı İstanbul gibi farkı, temiz havası ve soyutlaşmamış insanların varlığı. Hoşgörüden bir haber olan İstanbul milleti burada bir şoka giriyor. Bundan ötürü BEN NEDEN İSTANBUL'DA YAŞIYORUM? diye insana sorgulatıyor. Açıkçası İstanbul'da şort giyerken inanılmaz rahatsız olurum. Ama İzmir'in merkezinde ve köylerinde bu rahatsızlığı hiç yaşamadım. Bir özgürlük şehri gibi. Bağnazlık yok, ayıplama yok, kimseye karışma yok, araba kullanırken korna çalıp küfür edenler yok, çünkü trafik sorunu yok. Yanlışlıkla birine çarpınca çok özür dilerim diyenlerin ülkesi. Yalnız bu duruma nasıl aç kalmışım bu koca sıkı İstanbul'da (ne senle oluyor ne sensiz İstanbuuulll!)
İzmir'e giden bilir, Kısacası Yunan adaları ile komşu olan İzmir dış dünya ile bağlantılarını çok güzel kurmuş, iyi niyetli insanların şehri.

İSTANBUL'DAN İZMİR'E NASIL GİDERİM?
Birazcık yol hikayemden bahsedip, hemen İzmir'i övmeye ve gittiğim yerleri anlatmaya devam edeceğim. Biz yola çıkarken rotamız belliydi. İzmir Gümüldür'e gitmek için yola çıkmıştık. Özdere'ye çok yakın olan Gümüldür, maviş deniziyle, güzel pazarıyla, çok tatlı yazlık evleriyle ve palmiyeyle meşhur. Oradan yazlık bir ev kiralık. Gümüldür'de aynı Altınoluk'taki gibi yazlık evler kiralayabiliyorsunuz. Yol tarifine gelecek olursam, İstanbul tem otoyolundan İzmit Körfez sapağına gelmeden Osman Gazi Köprüsü'nden geçerek Bursa yoluna girdik ve İzmir otobanından devam ettik. Yol gayet güzeldi.

SATSUMA ŞEHRİ GÜMÜLDÜR
Çok akıcı bir şekilde gece çıktığımız yolculuk yaklaşık 5 buçuk saat sürerek sabaha karşı İzmir-Gümüldür'de olmamızı sağladı. Köy atmosferini sevenlere oldukça uygun olan Gümüldür Seferihisar'a yaklaşık 32 kilometre ve yarım saat sürüyor. İzmir'in yakıcı güneşinden sonra o güzel tuzlu soğuk denizinde serinlemek anlatılmaz bir an.
Menderes Belediyesi'ne bağlı olan Gümüldür; mis kokulu satsumanın diyarı Gümüldür, maviyle yeşil buluşturan doğası, yedi kilometrelik sahil şeridindeki mavi bayraklı plajları, her bütçeye uygun otelleriyle deniz turizminin hızla gelişen bölgelerinden biridir. Satsuma ne acaba diyor olabilirsiniz.
Satsuma Gümüldür'de yetişen bir mandalin türü. Ekim, kasım aylarında turuncuya bürünen Gümüldür, satsuma cinsi mandalinasıyla il sınırlarını aşan bir üne sahiptir.
Gümüldür, tarih ve kültür bakımından önemli olan Klaros, Kolophon ve Notion antik kentlerine yakınlığı nedeniyle kültür turizm meraklılarının dikkatini çeken bir yerdir.
SAKİN KENT (CİTTASLOW) SEFERİHİSAR: HELE BİR GEEELL!
Üç günlük gezimizde Gümüldür'de kaldığımız ikinci akşam Seferihisar'a gitmeye karar verdik. Arka fonda dırtdırtınıdırtıtıtıdırtdırtınınıı sesi geliyor değil mi? O zamaaan Heleeeeeee bir geeeeelllll uzaklar sana gelir seeen hele bir geeeell bütün dertler bitiverir... Öyle bir Kavak Yelleri izlemişim ki 170 bölümü ben çekmişim gibi. Herkes sen buraları nereden biliyorsun diyor bana. Nasıl bilmem soluksuz Deniz ile Aslı, Mine ve Deniz veya Efe ile Aslı aşkı arasında sıkışıp 4 yılımı Seferihisar-İstanbul seferi yaparak geçirmişim. İzlememiş yaşamışım benim gibi fan mı bulacaklar. Evet biliyorum Efe'nin dirilmesi aşırı saçmaydı ama kabul edin iyi topladılarhjaskahjf.
Neyse malzeme bol tüm sahneleri burada anlatırım içiniz dışınıza çıkar. Ama Kavak Yelleri üzerinden Seferihisar anlatmaya devam edeceğim. Akşam gittiğimiz için İzmir'in akşam bile bir tadı başka oluyor dedirtti kendine. Yaklaşık yarım saat süren yolculukta Seferihisar'da araba park edecek yer bulamadık. Bir de sessiz şehir derler...Çünkü tatil yapan herkes buradaki restoranlarda yemek yemeden gitmiyormuş. Arabaya münasip bir yer bulduktan sonra Seferihisar sahilinde yürüdük ve Aslı'nın küt saçlı haliyle Efe'nin karşısına geçtiği sahnedeki muhteşem manzarayla karşılaştık.
Oldukça kalabalık olan Seferihisar oksijeni ve güzel iyot kokusuyla bizi mest etti.
Türkiye’nin ilk sakin kenti (Cittaslow) olarak geçen Seferihisar, İzmir’in yeni kaçamak merkezi. Üçküyular Terminali’nden kalkan dolmuşlarla bu sahil kasabasına gelebilir, Sığacık taraflarında denize girebilir ve bölgenin yavaş lezzetlerini tadabilirsin. Şehir de fast food satılmıyor, gürültü yapılmıyor ve en önemlisi herkes çevreye duyarlı.lezzetleri tatmak istersen Seferihisar Mantısı’nı 8 Lira’ya, Neriman Tokdil Simidi’ni ise 1 liraya tadabilirsin. Bonus olarak Sığacık kalesinin önünde fotoğraf çekinmeyi unutmayın. Neden bunu diyorum ben çok aazz fotoğraf çekinmişim ağlayacağım...
Gümüldür'deki güneş banyomuz ve deniz sefamız bittikten sonra oradan erken ayrılıp, İzmir'e doğru yola çıktık.
İZMİR SAAT KULESİ
İzmir'in simgesi, İzmir'e giden herkesin önünde fotoğraf çekildiği güzel İzmir Saat Kulesi... Konak Meydanı'nda yer alan ve İzmir’in sembolü olan Saat Kulesi Osmanlı Padişahı Sultan 2.Abdülhamit’in tahta çıkışının 25.yılını kutlamak amacıyla 1901 yılında; İzmir Valisi Kıbrıslı Kamil Paşa, Bahriye Mirlivası Said Paşa ve Belediye Reisi Eşref Paşa’dan oluşan komisyon tarafından yaptırılmıştır. Bu yapı 25 metre yüksekliğinde, dört katlı ve sekizgen planlıdır. Platformu beyaz mermerden ve diğer yapıları ise; kesme taştan yapılmıştır.
Kolonlar Kuzey Afrika temasını taşır. Kulenin saati Alman İmparatoru 2. Wilhelm tarafından hediye edilmiştir. Saat Kulesi’nin dışı baklava dilimi kabartmaları yapılmış ve 4 tane 75 cm. çapında saat eklenmiştir. Kule 1974 yılında 5,2 şiddetinde olan depremde hasar almış ve kulenin saati depremin olduğu saat 02.04’te durmuştur. İki yıl içinde kule tekrar onarılmış ve saati günümüze kadar çalışır hale gelmiştir.
İZMİR BİR PRENSESTİR
Atatürk’ün, “Bütün cihan işitsin ki efendiler,artık İzmir hiçbir kirli ayağın üzerine basamayacağı kutsal bir topraktır! ” diyerek önemini vurguladığı, İzmirli Herodot'un “Onlar kentlerini bizim yeryüzünde bildiğimiz en güzel gökyüzü ve en güzel iklimlerinde kurdular” demekten kendini alamadığı, Aristo’nun İskender’i “Görmezsen eksik kalırsın!” diyerek uyardığı, Victor Hugo’nun onu hiç görmeden adına şiir yazıp “İzmir bir prensestir” diye övdüğü İzmir; sınır kenti ve farklı bölgelerin geçiş merkezi konumunda olan, Türkiye’nin 3. büyük kentidir. Bir de klişe olacak ama kusura bakmayın Ege'nin İncisi unvanını bahsetmesek asla olmaz.
Canım İzmir, güzel İzmir. Daha ben çok küçükken gittiğim İzmir'i uzun yıllardan beri bir daha gitmek istiyordum. Kısmet oldu. Gittim. Tadı damağımda mı kaldı, hem de ne kaldı! Saat Kulesi, boyozu, çerezi, kumrusu, İstanbul gibi arasından deniz geçen Karşıyakası, Göztepesi... Aslında İzmir İstanbul'a çok benzeyip ama asla benzemeyen bir yer.
Çok kafanız karıştı dimi ? Hemen basit bir örnek vermek isterim. Yabancılık çekmiyorsunuz aynı İstanbul gibi farkı, temiz havası ve soyutlaşmamış insanların varlığı. Hoşgörüden bir haber olan İstanbul milleti burada bir şoka giriyor. Bundan ötürü BEN NEDEN İSTANBUL'DA YAŞIYORUM? diye insana sorgulatıyor. Açıkçası İstanbul'da şort giyerken inanılmaz rahatsız olurum. Ama İzmir'in merkezinde ve köylerinde bu rahatsızlığı hiç yaşamadım. Bir özgürlük şehri gibi. Bağnazlık yok, ayıplama yok, kimseye karışma yok, araba kullanırken korna çalıp küfür edenler yok, çünkü trafik sorunu yok. Yanlışlıkla birine çarpınca çok özür dilerim diyenlerin ülkesi. Yalnız bu duruma nasıl aç kalmışım bu koca sıkı İstanbul'da (ne senle oluyor ne sensiz İstanbuuulll!)
İzmir'e giden bilir, Kısacası Yunan adaları ile komşu olan İzmir dış dünya ile bağlantılarını çok güzel kurmuş, iyi niyetli insanların şehri.

Birazcık yol hikayemden bahsedip, hemen İzmir'i övmeye ve gittiğim yerleri anlatmaya devam edeceğim. Biz yola çıkarken rotamız belliydi. İzmir Gümüldür'e gitmek için yola çıkmıştık. Özdere'ye çok yakın olan Gümüldür, maviş deniziyle, güzel pazarıyla, çok tatlı yazlık evleriyle ve palmiyeyle meşhur. Oradan yazlık bir ev kiralık. Gümüldür'de aynı Altınoluk'taki gibi yazlık evler kiralayabiliyorsunuz. Yol tarifine gelecek olursam, İstanbul tem otoyolundan İzmit Körfez sapağına gelmeden Osman Gazi Köprüsü'nden geçerek Bursa yoluna girdik ve İzmir otobanından devam ettik. Yol gayet güzeldi.

SATSUMA ŞEHRİ GÜMÜLDÜR
Çok akıcı bir şekilde gece çıktığımız yolculuk yaklaşık 5 buçuk saat sürerek sabaha karşı İzmir-Gümüldür'de olmamızı sağladı. Köy atmosferini sevenlere oldukça uygun olan Gümüldür Seferihisar'a yaklaşık 32 kilometre ve yarım saat sürüyor. İzmir'in yakıcı güneşinden sonra o güzel tuzlu soğuk denizinde serinlemek anlatılmaz bir an.
Menderes Belediyesi'ne bağlı olan Gümüldür; mis kokulu satsumanın diyarı Gümüldür, maviyle yeşil buluşturan doğası, yedi kilometrelik sahil şeridindeki mavi bayraklı plajları, her bütçeye uygun otelleriyle deniz turizminin hızla gelişen bölgelerinden biridir. Satsuma ne acaba diyor olabilirsiniz.
Satsuma Gümüldür'de yetişen bir mandalin türü. Ekim, kasım aylarında turuncuya bürünen Gümüldür, satsuma cinsi mandalinasıyla il sınırlarını aşan bir üne sahiptir.
Gümüldür, tarih ve kültür bakımından önemli olan Klaros, Kolophon ve Notion antik kentlerine yakınlığı nedeniyle kültür turizm meraklılarının dikkatini çeken bir yerdir.
SAKİN KENT (CİTTASLOW) SEFERİHİSAR: HELE BİR GEEELL!
Üç günlük gezimizde Gümüldür'de kaldığımız ikinci akşam Seferihisar'a gitmeye karar verdik. Arka fonda dırtdırtınıdırtıtıtıdırtdırtınınıı sesi geliyor değil mi? O zamaaan Heleeeeeee bir geeeeelllll uzaklar sana gelir seeen hele bir geeeell bütün dertler bitiverir... Öyle bir Kavak Yelleri izlemişim ki 170 bölümü ben çekmişim gibi. Herkes sen buraları nereden biliyorsun diyor bana. Nasıl bilmem soluksuz Deniz ile Aslı, Mine ve Deniz veya Efe ile Aslı aşkı arasında sıkışıp 4 yılımı Seferihisar-İstanbul seferi yaparak geçirmişim. İzlememiş yaşamışım benim gibi fan mı bulacaklar. Evet biliyorum Efe'nin dirilmesi aşırı saçmaydı ama kabul edin iyi topladılarhjaskahjf.
Neyse malzeme bol tüm sahneleri burada anlatırım içiniz dışınıza çıkar. Ama Kavak Yelleri üzerinden Seferihisar anlatmaya devam edeceğim. Akşam gittiğimiz için İzmir'in akşam bile bir tadı başka oluyor dedirtti kendine. Yaklaşık yarım saat süren yolculukta Seferihisar'da araba park edecek yer bulamadık. Bir de sessiz şehir derler...Çünkü tatil yapan herkes buradaki restoranlarda yemek yemeden gitmiyormuş. Arabaya münasip bir yer bulduktan sonra Seferihisar sahilinde yürüdük ve Aslı'nın küt saçlı haliyle Efe'nin karşısına geçtiği sahnedeki muhteşem manzarayla karşılaştık.
Oldukça kalabalık olan Seferihisar oksijeni ve güzel iyot kokusuyla bizi mest etti.
Türkiye’nin ilk sakin kenti (Cittaslow) olarak geçen Seferihisar, İzmir’in yeni kaçamak merkezi. Üçküyular Terminali’nden kalkan dolmuşlarla bu sahil kasabasına gelebilir, Sığacık taraflarında denize girebilir ve bölgenin yavaş lezzetlerini tadabilirsin. Şehir de fast food satılmıyor, gürültü yapılmıyor ve en önemlisi herkes çevreye duyarlı.lezzetleri tatmak istersen Seferihisar Mantısı’nı 8 Lira’ya, Neriman Tokdil Simidi’ni ise 1 liraya tadabilirsin. Bonus olarak Sığacık kalesinin önünde fotoğraf çekinmeyi unutmayın. Neden bunu diyorum ben çok aazz fotoğraf çekinmişim ağlayacağım...
Gümüldür'deki güneş banyomuz ve deniz sefamız bittikten sonra oradan erken ayrılıp, İzmir'e doğru yola çıktık.
İZMİR SAAT KULESİ
İzmir'in simgesi, İzmir'e giden herkesin önünde fotoğraf çekildiği güzel İzmir Saat Kulesi... Konak Meydanı'nda yer alan ve İzmir’in sembolü olan Saat Kulesi Osmanlı Padişahı Sultan 2.Abdülhamit’in tahta çıkışının 25.yılını kutlamak amacıyla 1901 yılında; İzmir Valisi Kıbrıslı Kamil Paşa, Bahriye Mirlivası Said Paşa ve Belediye Reisi Eşref Paşa’dan oluşan komisyon tarafından yaptırılmıştır. Bu yapı 25 metre yüksekliğinde, dört katlı ve sekizgen planlıdır. Platformu beyaz mermerden ve diğer yapıları ise; kesme taştan yapılmıştır.
Kolonlar Kuzey Afrika temasını taşır. Kulenin saati Alman İmparatoru 2. Wilhelm tarafından hediye edilmiştir. Saat Kulesi’nin dışı baklava dilimi kabartmaları yapılmış ve 4 tane 75 cm. çapında saat eklenmiştir. Kule 1974 yılında 5,2 şiddetinde olan depremde hasar almış ve kulenin saati depremin olduğu saat 02.04’te durmuştur. İki yıl içinde kule tekrar onarılmış ve saati günümüze kadar çalışır hale gelmiştir.
Yorumlar
Yorum Gönder