Ana içeriğe atla

YÜKSEK HIZLI TREN, ANKARA VE ANITKABİR GEZİSİ

Merhabalar, gezi yazılarıma bir yenisini daha ekliyorum. Tren yolculukları popülerken bu dönemde bir gezi de biz yapalım dedik. Yüksek Hızlı Tren'le Ankara yolculuğu yapmak için sabah erkenden yola koyulduk. Yaklaşık bir hafta önce PTT şubesinden Yüksek Hızlı Tren biletimizi aldık. 25 yaşına kadar biletlerde öğrenci indiriminden yararlanabiliyorsunuz. Biletleri, internetten de alabiliyorsunuz ama biz kış tarifesine geçtiği için alamadık, Pendik Tren Garı'ndan alabiliyorsunuz yada size en yakın PTT şubesinden alabiliyorsunuz. Ankara'ya günü birlik bir seyahat yaptık kız kardeşimle.Yüksek Hızlı Tren (YHT) kullanarak yaptığımız yolculuğun detaylarını ve Yüksek Hızlı Tren hakkında bilmeniz gerekenleri sizinle paylaşacağım.




İlk defa Yüksek Hızlı Tren'e bindim. Anadolu Yakası'nda oturanlar için oldukça rahat olan Yüksek Hızlı Tren Kadıköy-Tavşantepe metrosunda Pendik durağından inip Yüksek Hızlı Tren(YHT) tabelalarını takip ederek aşağıya doğru bir istikametle 500 metre yol yürümeniz gerekiyor. Biz yürüdük. Sabah erken saatte gitmiştik. Fakat daha sonradan minibüsleri gördük. Çok fazla yükünüz olursa yürümenizi tavsiye etmem. Minibüse binmenizi tavsiye ederim. Biz bir sırt çantasıyla yola çıktık. Yüksek Hızlı Tren İstasyonuna geldiğimizde bilet ve kimliklerimizi çıkararak biletlerimizi check-in yaptırdık ve çantalarımızı arama bölmesine koyduk. Trende size yer gösteren yok. Siz biletinizdeki numaralarla 3. vagon 15 d-c diye yerinize geçiyorsunuz. Tren business ve economy diye iki bölüme ayrılıyor. Business bölümünün economy bölümünden farkı yemek verilmesi. Uçak gibi aslında tüm prosedür.






Veee yola çıktık. Yüksek Hızlı Tren, Pendik, İzmit, Bilecik, Bozüyük, Eskişehir, Polatlı, Sincan Ve Ankara duraklarında durarak ilerledi. En yüksek hızı 250 km en düşük hızı 50 km. Virajlar da hızını düşürerek giden tren düz yolda sabit hıza ayarlayıp 250 km'de gitti.




           

  Bilecik
Eskişehir

Tren'de tuvalet mevcut. Tren içerisinden çay, kahve, bisküvi satın alabiliyorsunuz. 8.55'te kalkan Yüksek hızlı Tren 13.00'da Ankara'ya varmış oldu. 4 saat 20 dakika bir tren yolculuğu yaptık. Ankara Tren Garı ise Ankara'nın tam merkezi olan Kızılay'a taksi ile 5 dakikalık bir mesafeye sahip. Kızılay Meydanı'na ulaştığımızda ise saat 13.15 idi. Ankara Tren Garı'ndan bahsedecek olursam. Yine havaalanına benzeyen biraz daha alışveriş merkezini anımsatan bir tren garı. İstediğiniz her şeyi bulabileceğiniz bir yer diyebilirim.




  Ankara Tren Garı'nın iç kısmı

Tren garından çıktıktan sonra taksiler sizi bekliyor olacak. Ankara'nın her sokağında bir taksi durağı bulmak mümkün. Navigasyonu açıp hem gitmek istediğimiz yeri söyledikten 5 dakika sonra orada olduk. Taksi tren garından sonra Kızılay Meydanı'na 15 tl yazdı. Kızılay'dan Anıtkabir'e 7 tl yazdı.





Kızılay Meydanı'nı aşırı kalabalık bulduk ve Kadıköy Boğa'ya aşırı benzettik. Ama yayanın kırmızı ışıkta bekleme süresi 109 saniye. Karşıdan karşıya geçerken küçük bir milenyum çağı Kavimler Göçü yaşadık. Fışkiyeleri de görmeyi ihmal etmedik. Kulakları çınlasın birilerinin...




   Kızılay Meydanı

Kızılay'daki işlerimizi hallettikten sonra benim her zaman niyetlenip yapamadığım hatta küçükken babası sayesinde Türkiye'yi gezen birisi olarak Anıtkabir'e gidememiş yüz karası olarak nasip bugüneymiş diyelim. Kızılay'dan hemen bir taksi çevirip, Anıtkabir'e gitmek istiyoruz deyince taksici amca trafik yoksa buradan 5 dakika dedi. Gerçekten tren garı çok merkezi olmuş. Anıtkabir yolculuğumuzda tüm gazetecilik okuyan, bitiren adayların hayali Atatürk'ün Milli Mücadele'nin haklılığını sağlamak amacıyla kurduğu Cumhuriyet'le özdeş, daha sonradan Batı ülkelerinde bile örneği görülmeyen böyle bir yapılanmayla, özerk statüye kavuşturduğu ANADOLU AJANSI (AA) merkez binasını gördük. Şimdi öyle güzel batılı statüye sahip ki anlatılmaz...

Taksici Amca ile sohbetimizde Kızılay'ın çok kalabalık olduğunu belirttiğimizde aldığımız cevap bizi şaşırttı. Sadece Kızılay Meydanı bu kadar kalabalıkmış. Ankara'nın diğer bölümleri oldukça tenhaymış. Sebebi ise büyük paralar kazananların İstanbul'a göç etmesi ve büyük merkez binalarının İstanbul'a taşınmasıymış. Ankara artık sözde başkent gibi bir duruma sahip. Bu çok üzücü. Çünkü Atatürk zamanında burayı Başkent yaparken tüm merkezi oluşumların, finans alanlarının burada bulunmasını siyasal ve ekonomik
canlılığının sağlanmasını istemişti. Hoş sohbet sonrasında Aslanlı Yol'a gelmiştik.






Aslanlı Yol'a geldiğimizde ilk giriş yaptığımız yerden ringlerle alınıp Aslanlı Yol'un merdivenlerine gelmemizi sağladı. Aslanlı Yol'a giriş yaptığımızda sağ tarafında 3 Kadın heykeli ve tam arkasında Anıtkabir Planı sergileniyor olacak. Sol tarafında ise 3 Erkek heykeli ve yine tam arkasında Anadolu'nun çeşitli yerlerinden getirilmiş taşları ve anlamları sergileniyor olacak. Aslanlı Yol'da ilerlemeye başladığımda Aslanlı Yol'un taşları özelliği öğrenmiş olduk. Ata'nın huzuruna çıkanların ''başının öne eğik'' olması için 5 santimlik çim boşluğu bırakılarak döşenmiş olan Aslanlı Yol inanılmaz anlamlı bir yapı olarak beynime kazınmış oldu.



Aslanlı Yol'un sonunda sol tarafta asil duruşuyla Anıtkabir'i gördük. İnanın bana çok farklı bir duygu. Mezar ziyareti her zaman hüzünlüdür. Ama oraya gittiğinizde üzüntü, ah çekmek, gurur ve mutluluk yaşıyorsunuz. Oldukça kalabalıktı. Daha sonra kabire doğru merdivenlerden çıktık. İşte orada sanki Atamızı canlı canlı görecekmişiz gibi bir hissiyat oluşuyor içinizde. Daha sonra da hüzün. Duamızı ettikten sonra bir süre kabir bölümünden çıkmadık. O atmosfer bambaşka çünkü.


    Kabrin tavanındaki işlemeler


Demem o ki günü birlik yapabileceğiniz güzel deneyimli, bol duygulu bir seyahat oldu. Bir gününüzü ayırıp Anıtkabir'i ziyaret edebilirsiniz.


          Geri dönüş saati yaklaşırken Anıtkabir ziyaretinden sonra yine taksiye binerek Ankara Tren Garı'na vardık. Yaklaşık 5 dakika sürdü. Ankara Garı'na geçmek için üst geçitten geçtiğimizde arka kalan kısımda ise Ankaragücü antreman yapıyordu. Bir çok markanın olduğu Tren Garı'nda karnımızı doyurduktan sonra 5 numaralı kapıya yöneldik. Biletlerimizi check-in yaptırdık ve trene bindik. 4 saat 20 dakikada geri dönüş yolu sürdü. Eve varmamız ise 12 olmuştu.


          Bir hafta sonu günü bu etkinliği yapabilirsiniz benden size tavsiye olsun. Okuduğunuz için teşekkür ederim. Aklınızda bir soru işareti varsa aşağıya yorumlarınızı bekliyorum.



Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

EN SEVDİĞİM GÖZ KALEMİ: MAC TEDDY GÖZ KALEMİ

MAC TEDDY GÖZ KALEMİ Bir ürün incelemesi postu ile karşınızdayım. Sanırım ilk makyaj ürünüm Mac Teddy Göz Kalemi. Gözlerim ela rengine sahip ve bu elalığı en güzel ortaya çıkaran göz ürünü Mac Teddy Göz kalemi. Aslında tüm göz renklerini ortaya çıkaran değişik bir aurası var. Mac Cosmetics  markasının en ünlü ürünü olan Teddy kalem değişik yansımalara sahip bakırlık ve kahvelik bulunduran kremsi bir kozmetik ürünü. Mac Teddy kalem, yapı olarak çok yumuşak. Gözlerinizin içine sürdüğünüzde kaymak gibi kayıp gidiyor diyebilirim.  RENGİ VE FORMÜLASYONU HAKKINDA Renk olarak yorumlarsam, çok koyu bir kahverengi asla beklemeyin, ışıltılı bronz, hafif kızıllık ve bakırlık barındıran bir renk diyebilirim. Mac Teddy Göz kalemini gözlerimin iç kısımlarına veya eyeliner gibi smokey bir şekilde kullanıyorum. Çok kurtarıcı bir renk olduğu için göz kapaklarımın tümüne yayarak uyguluyorum. Çünkü kremsiliği olsun, kalıcılığı olsun bu kalem göz makyajlarının ömrünü uzatabiliyor.

GÖZENEKLERE ELVEDA:BEAUTY FORMULAS

         Ve yılın ilk yazısıı ... Merhabalar nasılsınız ? 2018 sakin geçiyor gibi. O zaman güzelliğe devam. Size iki üründen bahsetmek istiyorum.            Siyah noktaları yüzünden, cilt temizliğine güvenmeyen kızlar, artık cildinizin tertemiz olmaması için hiç bir etken yok.  Watsons'lara yeni gelen bir marka olan Beauty Formulas bu derdimizi ortadan kaldırmaya bire bir.  Ankara gezimde Ankara Tren Garı'nın içindeki Watsons'tan satın almıştım ve akşamına bu maskeyi kullandım. Yaklaşık 16 Aralık'tan beri haftada 1 kere kullanıyorum. Cildimin gerçekten arındığını hissetirdi bana. Kendi titizliğimden mi yoksa takıntımdan mı bilmiyorum ama, seyahat ettiğinizde ve eve geri döndüğünüzde cildinizi aşırı kirli hissediyor musunuz? Benim cevabım maalesef ki evet... Çünkü her şehrin havası çok farklı, alışkın olduğumuz o havadan cildimizi koparıp başka bir havayla buluşturuyoruz. Mesela doğa yürüyüşleri olsun, yaz tatilleri olsun cildimin çok temiz olduğunu düşünüyorum. Fa