Çok hassas olduğum bir konu hakkında yazı yazmak istedim. Hayatım boyunca hep hayvanları sevdim. Hiç korkmadım. Hepsine yardım etmeye çalıştık kız kardeşimle birlikte. Çekirge bile iyileştirmeye çalıştık. Su koymuştuk önüne ayağı kopmuştu ama maalesef yaşamadı. Çaba gösterdik. Çocuk aklı... İşte insanı insan yapan duygu doğa sevgisi ve hayvan sevgisidir. Çünkü biz varolmadan önce evren de hayvanlar vardı. Tüm dünya onlarındı. Fakat şimdi ise dünyaya hükmetmiş durumdayız. Kutuplardaki ayıları, fokları para uğruna katlediyoruz. İnanıyorum ve haklı da buluyorum. Hayvanlar bizden intikamını çok güzel bir biçimde alacak.
En başta bunu söylemek isterim ki ben baktığım hiçbir hayvanı Petshop'tan satın almadım. Satın alınmasına karşıyım. Çünkü ticaret ve sermaye uğruna DNA'sıyla oynanmış, acı çeken hayvanların tüketilip, arz talep meselesinden kaynaklı üretimine devam edilmesine karşıyım. Barınaklar ağzına kadar cins kedi köpek'le dolu. DNA'sıyla oynan kedi, köpek, kuş vs. tüm canlılar acı çekiyor. Hayvanların dili yok fakat ama kendilerini davranışları ile çok güzel anlatıyor. Bir kere yürüyemiyorlar. Sürekli yatıyorlar. Kusuyorlar. İşte bunu biz yapıyoruz. Resmen tarz olsun diye çantalarımızda köpek taşıyan bir yaratığa dönüştük. Nerede bizim vicdanımız ve insanlığımız? Sorarım ama yanıt asla bulamam...
2010'da köpeğim Patraş'ı mide kanserinden kaybettik. Pinscher Terrier cinsiydi. Alman kökeni olan bir ırka sahip. Babam bir gün canı sıkılıp yürüyüşe çıkmış. Bir iş yerinden köpek sesleri gelmiş. Bu arada babam köpek bakımı ve köpek dilinden çok iyi anlar. Her neyse o sesi takip ederek o iş yerine girmiş. Maalesef ki bizim minik Patraş'ımız bu adamın elinde işkenceye uğruyormuş. Babam da bana bu köpeği satacaksın sen köpek bakmasını bilmiyorsun demiş. Böylelikle babam onu o zulümden kurtarmış oldu ve ailemize yeni bir üye katıldı. 2002'den 2010'a kadar onunla büyüdük. Onunla eğlendik. Sevgiyi onunla katlanarak öğrendik. Bu Pinscher Terrier cinsi köpeklerde üretilip yüksek fiyatlara satıldığı için DNA'sıyla oynanmış hayvanlar kategorisine giriyor. Satamadığı hayvanlara işkence yapan yaratıktan alıp yuva sağladık ona. Onun hayatına biz değdik ve çok mutluydu. Patraş ismini de biz koymamıştık. 8 aylıkken o eski vicdansız sahibi ona bu ismi koymuş ve alışmıştı, seslenince geliyordu. Değiştirmedik. 2010'da ise kusmayla kanser olduğunu öğrendik. İçten içe eridi. Ne kadar tedavi ettirmeye çaışsakta olmadı. Bizi bırakıp gitti. Aileden birisi ölüyor ve asla bir şey yapamıyorsun. Çaresizsin çok acıydı. Huzur içinde uyu bebeğim...
Tam bir yıldır ise hayatımda ilk defa kedi besliyorum. Yeğenimizin alerjik reaksiyonu olunca yengem bakmamız için kedisini bize verdi. Ankara kedisi. Kendi akrabam diye eleştirmeyecek değilim. Cins bir hayvan alıyorsunuz ve bebeğiniz olunca ondan vazgeçebiliyorsunuz. Ya biz olmasaydık! İşte bunu yapan tonla insan var. Sokağa yaşlı diye terk edilen kedi, köpekler çok havlıyor vay efendim tuvaletini eve yapıyor deyip bırakılan çok kedi, köpek var. Bir sorumluluk almışsanız bu sorumluluktan ve candan vazgeçmek olmaz.
Kedimizin ismi Luna, Japonca'da Ay anlamını taşıyor. Ay gibi bembeyaz bir kıza sahibim. Hırçın ama bir o kadar tatlı ve şişko. Ameliyatla kısırlaştırdığı için yengem karnında şişlik var. Fakat yaşam standartını etkilemiyor. Aylık aşıları var. İç ve dış parazit. Dışarı çıkmaktan aşırı korkuyor. Altınoluk seyahatinde, araba yolculuğu sırasında çok korktu ve ağzından burnundan salyalar akmaya başladı. Öğrendik ki kedinin salya salgılaması çok fazla strese girmesinden kaynaklıymış. İlk başta aşırı korktuk bunu öğrenince yolda durup yatıştırmaya çalıştık. Yaş ve kuru mamalarını internet üzerinden satın alıyoruz. Balık ve deniz mahsüllerini seviyor. Çünkü o bir Lady Diana...
Kedi kumunu internetten alıyoruz. Kedi kumunun temizliği, dikkat edilmesi gereken bir durum. Eğer temizlemezseniz hem size eziyet hem de kediye. Çünkü çok fazla kokunca kedi de tuvaletini yapmak istemiyor ve hırçınlaşıyor. Temizlemezseniz hayvana bu zararı var. İnsana ise kokusu zarar ve rahatsız edici. Bir bebek düşünün işte o bebeği büyüten anne ve baba olduğunuzu düşünün, kedi, köpek ve kuş bakmak öyle bir duygu ve durum.
KEDİ BAKIMI VE KEDİLERLE İLGİLİ BİLİNMESİ GEREKENLER
- Kediler stres anında burnundan ve ağzından salya salgılar.
- Çok sıcağı severler.
- Sahibiyle uyumayı isterler.
- Kedilerin hırlaması insanın kalp ritmini düzene sokmaktadır.
- Hafızaları iyidir. Yemek saatleri hiç atlamazlar.
- Okşanmaktan çok hoşlanırlar ne kadar saldırmaya çalışsa da okşanmak için yanınıza sokulurlar.
- Suyunu sürekli devirdaim yapan bir kapta ona vermeniz gerekir. Suyun varlığını şelale gibi akan kaptan anlıyorlar.
- Kediyi asla susuz bırakmamalısınız. Çünkü yalanmaları ile bu suyu dilleriyle vücutlarına harcarlar.
- Kedimi yıkamıyorum. Güzel bir bezle her hafta siliyorum. Çünkü kediler vücutlarındaki su ile yalanarak temizlik yapan hayvanlardır.
Eğer evde köpek, kedi veya kuş beslemek istemiyorsanız. Çocuklarınızı sokağa çıkarıp sokak köpeklerini, kedilerini beslemeyi öğretin. Çünkü çocuğun bu dijital, aklını ikinci planda kullandığı çağdan uzaklaştırmak için hayvan sevgisine ihtiyacı var. Önümüz kış. Kırtasiyeler temin edeceğiniz Strafor, Bant ve bir kumaşla onlara yatabilecekleri, soğuktan korunabilecekleri yuva yapabilirsiniz. Zor değil, yaparken aşırı mutlu olacaksınız. Biz küçükken bahçemizdeki güvercinlere buğday verirdik. Saatleri vardı. Çocukluğumuz böyle geçti. Hala evimizin tüm balkonuna buğday koyarım. Bunları yapmak bizden bir şeyler eksiltmez, aksine insan olduğumuzu bizim bir vicdanımızın olduğunu hatırlatır. Bir kap su bir kap yemek unutmayın. Sokak hayvanları için bu bir masraf değil, iyilik. Siz iğrenç yaratıklar, köpeklere ve kedilere koyulan su kapların içerisine sigara izmariti atmaktan vazgeçin. O kadar aciz ve zavallısınız ki, arkanızdan bedduanızı eksik etmiyorum.
HAYVANAT BAHÇELERİ HAKKINDAKİ DÜŞÜNCEM
Çocuklarınıza dokunamayacağı bir şeyle avutmayın. Hayvanat bahçeleri... Kutuplardan getirilen nesli tükenme noktasında olan ayılar, Afrika'lardan getirilen çıtalar, filler... Görmeseniz de olur. Yeter ki insanoğlunun eline bu hayvanları düşürmeyin. Çünkü sirklerde, hayvanat bahçelerinde türlü işkencelerle o hayvanlar sergileniyor.
Kahretsin ki biz insan diye ete kemiğe bürünmüş yaratıklar bu hayvanları yeryüzünden silmeye çalışıyor. Ağaçları yok ettiğimiz gibi, hayvanları da yok etmeye çalışıp, tüm dünyaya hakim olmayı hedefliyoruz.
İnsan olalım zor değil. Onlara bizden önce bu dünyanın sahibi olduklarını hatırlatalım. Çünkü insanoğlu yokken onlar bu dünya da daha mutluydu.
Kocaeli Üniversitesi Umuttepe kampüsünde çok fazla terk edilmiş köpekler vardı. Hala da vardır. Yemekhanedeki yenmeyen yemekler onlara verildi. Umuttepe'nin soğuğu çok kötü olduğu için, hocalarımız fakültenin içerisine girmelerine izin verirdi. Dünya onlarla güzel, unutmayın.
Yorumlar
Yorum Gönder